Yabancı Dil Öğrenme Tekniği

AHMET DOĞAN
3 min readOct 4, 2018

--

webtekno.com dan alınmıştır

Şanlıurfa’da Kürt bir ailenin altıncı çocuğu olarak dünyaya açtım gözlerimi. İlköğretimimi köy okulunda tamamladım. O zamanlar köydeki aile sayısı fazlaydı, yaklaşık 100 hane vardı ve herkes köyde yaşıyordu. Şimdi ise yaklaşık 350 hane var ama köyde sürekli yaşayan 10 haneye kadar düştü.

Neyse, konumuz şu an göç meselesi değil.

İlk okul öğretmenimiz Kürtçe dilini bilmiyor, öğrenciler de Türkçe bilmiyordu. Çünkü okul dışındaki zamanımız sürekli Kürtçe konuşarak geçiyor. Mesela annem hiç Türkçe bilmez. Babam da askerde iken çat pat öğrenmiş. Evde onlarla nasıl Türkçe konuşabilirdik ki.

Birinci sınıf bitti. Hala öğrenemedim Türkçe’yi. İkinci sınıf derken zaman geçiyor.. Dersleri hep pekiyi ile geçiyorum ama Türkçe’yi konuşamıyorum. Tabi yine sınıfın en iyisi olarak diğer arkadaşlara göre konuşma olarak ilerde idim. Hatta bir iki arkadaş, “öğretmenim tuvalete gidebilir miyim?” diyemedikleri için sınıfta işemişlerdi.

Kendimi nasıl geliştirebilirimi düşünürken, öğretmenin önerdiği bir sistemi uygulamaya karar verdim. Sürekli kitap okumak. Ama sesli okumak. Sesli okuyunca, konuşuyormuşsun gibi dili öğreniyorsun..

Okul dışında kalan zamanım genelde, kuzuları otlatmak ile geçiyordu. Tabi hayvanların yemlenmesi, tavukların kümese konulması vs, bilindik köy işleri işte.

Köyün dışında koyun, kuzu otlatırken otlar arasından gelen hışırtı seslerden korkardım. Yılan olabilir gibi iç kuruntular geçirirdim. Korkuyu yenmek için ise kendi kendime sürekli şarkı söylerdim. Şarkı söyleyince çevremdeki hayvanatlar iğrenç olan sesimden korkup uzaklaşırlar misali, çocukça bir çözüm bulmuştum.

Tamamen doğru olmasa da psikolojik olarak kendimi rahatlatmıştım.

Evde akşamları öğretmenimin dediği gibi sesli kitap okuma yapmaya çalışıyordum, ancak on kişinin kaldığı iki odalı bir evde bunu başarmak hayli güçtü.

Ben de koyun-kuzu otlatırken yanımda kitap götürmeye başladım. Zaten hayvanatlardan korktuğum için şarkı söylüyordum, onun yerine sesli kitap okurum.

Hayvanları köyün dışına çıkarıyor, kendim de büyük bir taşın üstüne çıkıyor, ve bağıra bağıra kitap okuyordum. Kitap okuma alışkanlığım o süreçte başlamış oldu. Bir iki hafta içerisinde Ömer Seyfettin serisinin hemen hemen hepsini bitirmiştim. Başladığımda okulun yaz tatiline dört ay gibi bir süre vardı, ve ben bu sürede 13–14 kitap okudum.

Türkçe konuşmayı böyle geliştirmiş oldum.

Yıllar sonra özel bir üniversiteyi tam burslu olarak ve ingilizce eğitim veren bir bölümünü kazandım. Ve dil öğrenme serüvenim tekrar başladı.

O zamana kadar evde Kürtçe, okulda ve iş yerlerinde Türkçe konuşuyordum. İngilizce hazırlık sınıfının ilk bir ayı zorlu geçti. Yeni arkadaşlar, yeni ortam, yeni dil, üniversite hayatı derken nasıl geçtiğini anlayamadım. Ama anladığım tek şey, benim İngilizce ile bir sorunum vardı, ve öğrenemiyordum. Ya da bana öyle geliyordu.

Başladım ilkokul serüvenime. Evde her akşam, yarım saat ingilizce bir şeyler okuyordum. Ders kitaplarının paragraflarını defalarca okuyordum. Anlamlarını bilmediğim kelimeleri bile sürekli okuyordum. Dilim alışsın, kulağım alışsın, anlamlarını zamanla oturturum diye düşünüyordum.

Bilgisayarın karşısına geçip kendimi videoya kaydediyordum, parçayı bitirdikten sonra kendimi dinliyordum. Telaffuz nasıl olmuş, vurgular nasıl olmuş diye defalarca deniyordum. Ve bir de artık üç lisanım oluyordu. Ailemin yanında sürekli Kürtçe, üniversite arkadaşları ile Türkçe, hazırlık sınıfında, derste sürekli İngilizce konuşuyordum. Hazırlık sınıfının sonuna doğru artık rahatlıkla İngilizce sunum yapabilecek seviyeye gelmiştim.

Üniversitenin geri kalan yıllarındaki dersler de İngilizce olunca daha da geliştirdim.

Şimdi ise yeni bir heves başladı. Arapça.

Evet yanlış okumadınız Arapça..

Şanlıurfa’da yaşıyorum. Yaklaşık 550.000 Suriyeli nüfus var burda, ve Şanlıurfanın da yüzde 25’i zaten araptı önceden. O yüzden bir dil daha öğrenebilirim diye düşündüm.

Şimdi tekrar ilkokul serüvenine dönme vaktim. Evde tek başıma sesli sesli Arapça konuşmak.

Aslında komik geliyor, insanın tek başına sesli sesli konuşması ama ben hayatımda çok faydasını gördüm. Özellikle de dil öğrenme açısından.

Filolog falan değilim. Ben sadece bir mühendisim.

Bu yöntemi size de önerebilirim.

Ne demişler; bir lisan bir insan, başka bir lisan bambaşka bir insan..

Not: Yazıyı bol bol beğenmeyi unutmayınız :)

Facebook | Twitter | Instagram | Slack | Kodcular | Editör | Sponsor

Sign up to discover human stories that deepen your understanding of the world.

Free

Distraction-free reading. No ads.

Organize your knowledge with lists and highlights.

Tell your story. Find your audience.

Membership

Read member-only stories

Support writers you read most

Earn money for your writing

Listen to audio narrations

Read offline with the Medium app

--

--

Responses (1)

Write a response